24 Ocak 2010 Pazar

yine bir pazar


Yine bir pazar ve yine yarın işe gidecek olmanın iticiliği.. bunu düşünürken bünyemi yormam ve sıkılmam.. e yarının olması nasıl kaçınılmazsa bu günün bitmesi de kaçınılmaz olsun bir an önce..

16 Ocak 2010 Cumartesi

bilemiyorum...

Bu blogta ve bir çok platformda, yaşam mottosu olmasa da arada bir gerçeği hatırlatan bir sözüm vardır; insanlara hissettikleri kadar yakınsındır. Ne demek bu insanlara hissetikleri kadar yakınsındır?
Direkt patentlemek istemem ama kendime çok güvenmediğim için bu sözün bana ait değil de başkasına ait olduğunu düşünüyorum. Ancak bendeki anlamı; çevremizde bulunan insanlara olan yakınlığımız, biz ne yaparsak yapalım, bizim uğraştığımız kadar değil, onların kendilerini sana yaklaştırdıkları kadardır. Biraz acımasız bir söz. Hatta kendini ilişkiye kaptırmış birine acımasızca söylenebilecek ama belki de onu incitecek sözlerden biri. "O seni senin kadar sevmiyor" gerçeğini söylemek gibi. Zaman zaman kişi kendine bu söze yanıt bulucu sorular sormalı, sordurmalı. Çok geç olmadan dönüşü olmayacak (Bu arada her şeyin dönüşü var. bunu biliyorum... Getirdiği zarara kıyasla zorluğundan dönüşü olmayacak diyorum) bir yola girmesini engellemeli. Zira insanoğlu epeyce bencildir, onun gördüğü kadar görmek, en az düşündüğü kadar düşünülmek, çabaladığın kadar çabalamasını, samimi(dürüstlük) olduğun kadar samimi olmasını, en az sevdiği kadar sevilmek ister.. En önemlisi de "değerli olduğunu gösterdiğin kadar değerli olduğunu bilmek" ister. Dikkat ederseniz göstermek demedim.. Çünkü kişiye yeterdir bilmek.

7 Ocak 2010 Perşembe

blog beni 4:15'te kaldırsana


Blog, yüzüne uzun süredir bakmıyorum. Aslında ne iş yoğunluğu ne de başka bir şey. Sadece bir şeyler yazmak istemediğim için belki de... Bir de her geçen gün çalar saatimi daha erken bir zamana kurar oldum. Artık 3 saat uykular yeter oldu. Tek kötü yanı aynı şeyleri daha fazla düşünüyorsun.
Sözüm olsun bir ara bir şeyler diyecem sana belki sevinirsin, belki de üzülürsün.