Uzun zamandır yazı yazmıyor olmanın stresiyle bir post daha göndereyim dedim. aslında bu post un devamında benim cümlelerimden ziyade Hıncal Uluç'un yazısı yer alacak. ona göre! sonra kızmaca yok...
çok alakasız gibi gelecek ama askerliğe gitme hazırlıkları içerisinde bulunduğum döneme dönecek olursam o dönem - 5.12.2008 başlangıçlı - benim için epey zor geçmişti. İstanbul'da bıraktıklarımdan ayrılışım, askerlik gibi bir stresin kucağına gidiyor oluşum, ve bir takım farklı sebeplerle melankolik bir hal almıştı bu bünye. 6.12.2008 tarihinde Adana'ya dönmüş olsam da aklım benimle birlikte dönmemişti. Adana'da bulunduğum bu süre içerisinde Hıncal Uluç'un, yine tarihini dün gibi hatırladığım, 10,11 ve 12 .12.2008 tarihli yazıları sanki ben askere gitmeden önce dönemin halet_i ruhiyesi için yazılmış, 90+2 golleri gibi gelmişti. Zaten bu kadar etkilenmesem ne aklımda yazıların tarihi kalır ne de yazıların içeriğine dair bir şeyler. Köşe yazıları ile ilgili ilginç bir detay da şu; bir takım köşe yazarları bazı zamanlar geçmiş yazılarını tekrar yayınlarlar. Bu 3 yazı da geçmiş tarihli ve birbirinden bağımsız zamanlara ait.
Başta da söyledim. Yazıları okuduktan sonra "n'alaka" diyebilirsiniz. Çünkü empati yapıp bu postu ve yazıları okuduğumda birbiri arasında bağlantı yokmuş gibi geldi. Hikayenin diğer boyutu ise o dönemde neden Hıncal Uluç okuyordum hatırlamıyorum. Mesela şu sıralar Hıncal Uluç falan okuduğum yok. Artık insanın içine mi doğuyor yoksa okuduğu yazıları kendime mi çekiyor bilmiyorum. Şöyle de bir gerçek var. O yazıları tekrar tekarar okuduğumda hala ilk okuduğum zamanki etkiyi yaratıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder